Page 37 - Temmuz 2022
P. 37

günlerce durabilir, sadece susuzluğa dayanamazdım. Su  bağlanmıştı.  Ağlamıyordum,  ağlayamıyordum.  Esmer
            isteyebileceğim bir yerde de değildim aksilik. Tahta ku-  yüzüm artık tamamen  sararmış, eski bir kağıdı andı-
            tunun etrafına doluşan ve kutunun  bir ucunu  kavrayıp  rıyordu. Sanki yüz yaşına gelmiş gibiydim bir kaç saat
            omzuna koyan kalabalıktan biriydim artık. Soğuk ekim  içinde. Ve tepemizde,  güneye doğru yol alan bir uçak
            yağmuru  çiselerken  usul  usul,  "İçim  yanıyor  Allah'ım,  süzülüyordu. İplerini çözerken babamın, onu özgür bı-
            içim yanıyor!" diyordum.                           rakıyordum adeta. Defalarca gidişine tanıklık ettiğim ve
                                                               her gelişinde karşıladığım babamı bir daha gelmemek

               Ayak  seslerinden  bir  uğultu  yükseliyordu,  sanki  üzere  uğurlarken, bütün çocukluğum, gençliğim, anıla-
            kollarım dökülüyordu. Bitkindim.                   rım uçuşuyordu gözlerimin önünde. Ve gökyüzünde sü-
                                                               zülen uçak güneye gidiyordu. Babamın yıllar önce gittiği
               Kimse  bir  şey  söylemeden    kendime  görev    ver-  ve uzun süre kaldığı  çöl iklimine doğru..
            miştim yine. Çocukluğumdan bu yana, belki annemin
            telkinleri belki de yaradılışımdan, kimseden bir davet   "Tamam gel!" diyordu ellerini uzatanlar. Uzanan bir
            beklemeyen hemen her şeye koşup el atan, yardım eden,  eli sıkıca kavrayıp  çıktım mezardan. Ve biraz uzaklaşıp
            yerine  getiren  biriydim.    Annemin  Ateş  Parçası'ydım  olduğum yere çöktüm. Bir ot koparıp  sardım parmağı-
            hep.                                               ma. Başımı göğe çevirip  süzülen demir kuşun gidişini
                                                               izlerken  kürek  sesleri  vardı  kulağımda.Üzerine  toprak
               Atlayıverdim  bir  metrelik  çukurun  içine.  Bu  be-  atılan benim babamdı.
            nim görevimdi. Hemen ardımdan birisi daha geldi, kim
            olduğunu  bile  yıllarca  sonra  hala  hatırlayamadığım.   Uzun   yıllar   Cidde'de   çalışmıştı   babam.
            Uğultular  yükseliyor,  çukurun  etrafında  insanlar  top-  Çocukluğumuzda  tüm avazımızla bağırırdık, gördüğü-
            lanıyor ve  hafif toz toprak dökülüyordu içeriye. Uğultu  müz uçaklara.
            ve ayak sesleri kesiliverdi. Bir takırtı ve sonra birbirine
            karışan insan sesleri.                                 "Uçak! Babama Selam söyle!"

               "Yavaş  olun,  dikkat  edin,  buradan!!"  diye    sesle-  O uçakların bizi duymayacağını henüz kavrayacak
            nenleri  duyabiliyordum.  Ve  kalbimin  gümbür  güm-  yaşta değildik ve daha garibi  kuzeye gidiyordu onlar.
            bür  attığını  hissediyordum  göğsümün  titreyişinden.
            Uçlarından  sıkıca  tuttukları  bembeyaz  çarşafı  yavaşça   Hay aksi! Boşuna mı bağırmıştık o kadar? Kafamın
            uzattılar bana, kollarımı açıp bütün kuvvetimle kavra-  içinde böyle tuhaf düşünceler kelebekler gibi uçuşurken
            dım. "Ahh! Babamm..!"                              güneye giden o uçak da sır olup gitmişti tıpkı babam
                                                               gibi.
               Yeterince güçlü değildim. Sanki kollarıma vurmuş-
            lardı. Dizlerimde takat yok. Yanımdaki de kavradı  ke-  "İyi ki bağırmışım!" diyerek kalktım ayağa, üzerim-
            fenin baş kısmından. "Sen içeriye geç, sıkı tut" dediğini  deki tozu toprağı kabullenerek.
            anımsıyorum.  Ayak tarafına geçtim.  Başımı çukurun
            üzerindeki beton kapaklara vurmamak için çömelerek     Babam  hiç  duymamış  olsa  bile,  o  uçaklar  kuzeye
            ilerledim, sevgili babamın ayak ucuna.             gitmiş olsa bile, babam için bağırmışım hayatımın bir
                                                               kıyısında.
               Yukarıdan  dua  sesleriyle  birlikte,  talimatlar
            geliyordu.                                             " Olsun" dedim, "Bu da bir şey."

               "Yan  çevirin,  başının  altına  toprak  koyun,  yüzünü   Herkesi uğurladıktan sonra, koluma giren bir arka-
            kıbleye döndürün."                                 daşla beraber, başım önde, gözüm arkada sessizce geç-
                                                               tim arabaya.
               Ve bir garip ses duydum.
                                                                   Neşet Ertaş'ın, bende yarım olan türküsünü tamam-
               " İpleri çöz..!"                                lamıştı babam,

               O an, "Ne ipi?" diye soran bakışlarla yukarıdan gelen   ... biri de ölüm!
            sese yöneldim.

               Kefenin uç kısımları ve ortası ince parça kumaşlarla

                                                                                                Temmuz 2022   35
   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42