Page 33 - Temmuz 2022
P. 33
AKSİ ORHAN
Fatma DAĞLI
Arabadan çıkmak için toz bulutunun çekilmesi- bulup üstüne oturuyorum. Çamur olmasına aldır-
ni bekliyorum. Kapıyı açıp yavaşça iniyorum. Her ne madan ıslak ayaklarımı kuma gömüyorum. Toprağın
kadar ayakkabılarımın ince topuklarını yıpratacak sıcaklığı parmak uçlarımdan bacaklarıma yayılıyor.
olsa da toprak zeminin değişmeden kalmış olma- Gerçekten üşümüşüm. İliklerime kadar ısınıyorum.
sından son derece hoşnut olduğumun farkındayım.
Çünkü ayaklarımı ne zaman yere bassam kendimi Hemen bitişiğimizdeki yılanlı bahçeden sesler
çocukluğumun tam ortasında buluyorum. Tıpkı şimdi geliyor. Arkadaşlarım toplanmış, hem konuşuyor hem
olduğu gibi… gülüşüyorlar. Koşarak yanlarına gidiyorum. Burası al-
çak duvarlarla çevrili, yemyeşil otların ve çeşit çeşit
Gözlerimi karşımda yükselen devasa duvara di- ağaçların olduğu terk edilmiş bir bahçe. İçinde çatısı
kiyorum. Her zaman olduğu gibi koca gövdesindeki çökmüş bir virane var. Çocuklar korksun da uzak dur-
taşların yerinden oynamasını, sihirli kapının belir- sunlar diye olacak büyükler bu evi yılanların yıktığını
mesini ve geçmişin sayfalarını birer birer çevirmesini söylerler. Biz de harabeye yaklaşmamaya özen göste-
bekliyorum. rerek oyunlar kurarız burada. Ettoprağından çanaklar,
tabaklar yaparız mesela.
“Haydi, anne. Gidelim artık.”
Ya da papatyalardan taç öreriz saçlarımıza. Evcilik
Dudaklarıma yerleşen ümitvâr gülümseme ço- oynarız zaman zaman. Kayalardaki yosunlardan
cukların sabırsız mızmızlanmalarıyla kayboluveriyor. avuçlarımıza kına yakarız bazen. Nasıl mı? Özellikle
“Siz çıkın, birazdan geliyorum.” beyaz olanları seçeriz, üzerini biraz suyla ıslatır, son-
ra küçük bir taşla iyice ovarız (Su bulamayınca gizlice
Merdivenlerden gelen ayak sesleri yavaş yavaş tükürdüğümüz de olur laf aramızda.) O arada yeşi-
kayboluyor. Kendimle baş başa kaldığımda yeniden limsi ve kıvamlı bir sıvı oluşur. İşte kınamız hazır…
duvara odaklanıyorum. İşte, sonunda oluyor. Sihirli
kanatlar nazlı nazlı açılmaya başlıyor. Her an kapa- Nal seslerini duyuyor musunuz? Dedem geliyor
nabileceği endişesiyle ayakkabılarımı alelacele çıka- olmalı. Arkadaşlarımı yılanlı bahçede bırakıp duvar-
rıyor ve yalınayak kapının ötesine atlıyorum. dan atlayarak dedemin yolunu kesiyorum. Çipil çipil
yüzüne bakıyorum. Bir şey söylemiyorum ama o an-
“Cuppppp…” Şaşkın şaşkın yüzüme sıçrayan su lıyor. Eşekten iniyor ve beni bindiriyor. Ağzım kulak-
damlalarını siliyorum avuçlarımla. larımda hayata giriyoruz. Kısa yolculuğumuz ahırın
önünde son buluyor. Beni kucağına alarak indiriyor.
“Aaaa, yaşasın arka su gelmiş!” Sayısız kez zıplı-
yorum ve ıslak serinliğin tadını çıkarıyorum. Uzaktan “Yarın düven sürmeye gideceğiz. Orada bol bol bi-
annemin sesi geliyor: nersin” diyor asılan yüzümü okşayarak. Orhan’la göz
göze geliyoruz. Onaylar gibi kafasını sallıyor, kulakla-
“Üşüteceksin, çık artık sudan!” rını oynatıyor. Onu çok sevdiğimden olacak, eşeğimi-
ze Yeşilçam filmlerinden duyduğum en iyi, en kariz-
Gönülsüz gönülsüz kenara çekiliyor ve bir kütük matik erkek adını verdim. “Orhan!”
Temmuz 2022 31