Page 50 - Mart 2023
P. 50

Uykusuz olmama rağmen fişek gibi fırladım     ‘’Var olun arslanlar, var olun yiğitler!’’ diyerek
                   yataktan. Avluda maşrapaya doldurduğum su ile   tezahürat eder, alkışlarlardı. Gaza gelen çocuklar
                   yüzümü yıkadıktan sonra küçük odaya hazırlanmış   ciddileşir ve daha da bir sert vururlardı ayaklarını
                   olan yer sofrasına oturdum. Sabah kahvaltılarımı-  yere.
                   zın değişmezi patates kızartması da vardı sofrada.
                   Patates  kızartmasını  çok  sevdiğim  için  anacığım   Yürüyüşü tamamlayıp okul bahçesine girdi-
                   hiç eksik etmezdi kahvaltılarımızdan.          ğimizde  köy  halkı  tören  alanındaki  yerini  çoktan
                                                                  almaya  başlamıştı  bile.  Köy  muhtarı  Sadık  Emmi
                        Kahvaltıdan  sonra  temiz  pantolon  ve  siyah   (Sadık Sungur), babam Duran’ın Kamil (Kamil Ak-
                   önlüğümü  giydim.  Son  bir  defa  daha  anacığımı   gündüz), Derviş’in İbraam (İbrahim Orhan), Avcının
                   piyesi  önlerde  izlememesi  ile  ilgili  uyarıp  sarılıp   İdris (İdris Çetin), Abide’nin Hasan (Hasan Aktaş),
                   öptükten sonra düştüm mektebin yoluna.         Kore  gazisi  Topçu  Mustafa  Emmi,  Ökkeş  Emmi
                                                                  (Çot  Ökeşe)  ve  daha  nice  köy  büyüğü  yerlerine
                        Okul  bahçesinde  öğrenciler  toplanıyordu.   oturmuş programın başlamasını bekliyordu.
                   Bütün  öğretmenlerimiz  Yeşilçam  artistleri  gibi
                   görünüyorlardı. Belli ki en güzel takım elbiselerini   Önce  İstiklal  Marşı  okundu.  Sonra  Mustafa
                   giymişlerdi. Bir süre sonra okul müdürü Mustafa   Öğretmen  konuşmasını yaptı. Arkasından  şiirlere
                   (Aktunç)  Öğretmenin  talimatıyla  sıra  oluşturduk.   geçildi. Nihayet sıra kutlamaların en eğlenceli bö-
                   Okul  bahçesinden  kortej  halinde  çıkıp  marşlar   lümüne gelmişti. Yarışmalar.
                   söyleyerek  köyü  baştan  başa  dolaştıktan  sonra
                   okula döndük.                                      Çuval yarışı, koşarken iğneden iplik geçirme
                                                                  yarışı, ağızda kaşıkla yumurta taşıma yarışı.
                        O zamanlar milli bayramlarda mutlaka kortej
                   halinde köy dolaşılırdı. Önde okulun en boylu pos-  En  eğlencelisi  ise  yoğurdun  içinde  metal
                   lu öğrencisi bayrağı taşır, bir kız bir erkek öğrenci   para bulma yarışması idi. Genişçe bir tepsi içerisi-
                   ise çerçeveli Atatürk posteriyle onu takip ederdi.   ne yoğurt konulur, içerisine ise bir adet metal para
                   Arkadan da folklor ekibi ve siyah önlüklü, yama-  bırakılıp yoğurt karıştırılırdı. Tepsinin etrafına üç ya
                   lı  pantolonlu,  soğukkuyu  diye  tabir  edilen  lastik   da dört öğrenci diz üstü otururlardı. Elleri arkadan
                   ayakkabılı  köy  çocukları yürürdü. Yürürken  asker   bağlanırdı.  İşaret  düdüğüyle  birlikte  öğrenciler
                   gibi ayaklar sert bir şekilde yere vurulur, coşkulu   başlarını yoğurdun içine sokar, metal parayı ağız-
                   marşlar söylenirdi.                            larıyla bulmaya çalışırlardı. Parayı bulan yarışmayı
                                                                  kazanırdı. Hepsinin de yüzleri gözleri yoğurda bu-
                        ‘’Annem beni yetiştirdi, bu vatana yolladı.  lanır, oldukça komik bir hal alırdı tabi.

                        Al sancağı teslim etti Allah’a ısmarladı.’’   Kutlamalar  bitmişti.  Öğleyin  kadınlar,  ikindi
                                                                  vakti de erkekler için oynayacaktık piyesimizi. Bir
                        Ya da                                     gün önceden okul binasının koridorunu adeta ti-

                                                                  yatro  salonu  gibi  hazırlamıştık.  Sıraları  birleştirip
                        ‘’Yaslı  gittim  şen  geldim.  Aç  koynunu  ben
                   geldim.                                        üzerine  halı  sererek  sahne  yapmıştık.  Oturakları
                                                                  da nizami bir şekilde dizmiştik seyirciler için. Sah-
                        Bana bir yudum su ver, çok uzak yoldan gel-  nenin açılır-kapanır perde düzeneğini Vural (Çetin)
                   dim.’’                                         Öğretmenimiz,  ışıklandırma  işini  ise  köyümüzün
                                                                  ağır abisi Habil (Eraslan) yapmıştı. Bilimum elektrik
                        Söylenen marşların en vazgeçilmezi idi. Kor-  işleri ondan sorulurdu zaten. Ağırbaşlı, naif bir in-
                   tej  geçerken  köylüler yol  kenarlarına ya  da  dam   sandı Habil Abi. Sevmeyeni yoktu köyde.
                   üslerine çıkarlardı.
                                                                      Saat 12.45



             48    81 ÇALIKUŞU - KAYSERİ
   45   46   47   48   49   50   51   52   53   54   55