Page 24 - Mart 2022
P. 24

geçmişi unutmuş o insanların halini düşünmekten        Eminiz ki vatanımıza layık bir milli marşın güftesini
        kendimi alamıyorum. Keşke elimde olsa da bütün         ancak sen yazarsın.” Bu sözleri gerçekten hoşuma
        zor durumda olanlara yardım edebilsem düşünce-         gitse de fikrimi değiştirmeme yaramamıştı. Ben de
        sinden bir türlü çıkamıyorum. Evsizlere, yoksullara,   tabii milli marşı yazmayı isterdim ama milli marşı-
        sefillere, hastalara, öksüzlere, yetimlere…            mız vatanımız için yazılmalıydı, ucunda ödül oldu-
                                                               ğu için değil.
            Üzüntülüydüm, nefesim düzensizdi, kalp çar-
        pıntım vardı ve gözlerim zihnimdeki geçmişime              “Hayır, kararım kesin.” dedim ve nedenini açık-
        dalıyordu. İstirahat etmem gerektiği aklıma geldi.     layamadan bu cevabıma hazırlıklıymış gibi sözüne
        Tam uzanmıştım ki kapı çaldı. Doğru ya, bir arka-      devam etti. “Ama bir düşün.” diyebildi. Sözünü
        daş sohbet için gelecekti. Hızla uzandığım yerden      bile bitirmesine izin vermeden “Milli marş parayla
        fırladım; ellerimi sürerek bozulmuş sakalımı, saçı-    yazılmaz.” sözleri ağzımdan çıkıverdi. Bu laflarım
        mı hızlıca düzelttim ve kapıyı açtım. Gelen Hasan      üstüne eli masadaki şapkasına gitti. Şapkayı takın-
        Basri’ydi. Arkadaşım beni görünce gülen yüzünü         ca “Ben artık kalkayım o zaman, geç oldu.” diye-
        endişe kapladı birden. Suratındaki endişeyi kendisi    rek ayaklandı ve çıkmadan o bordo mühürlü Suphi
        de fark ederek hemen kendini toplamayı başardı,        Bey’in imzasını taşıyan mektubu uzattı. Sadece
        sonra da içeri girerken şakayla karışık bir tonda      “Allah’a ısmarladık.” diyebildi.
        ‘’Betin benzin atmış üstadım, ne bu hal?’’ dedi.
        Ben sessiz kalmayı seçince o da pek üstelemedi,            Eve gelirken karşılaştığım yangından dolayı
        zaten onun da benim halimden daha önemli oldu-         hatıralarım canlanmış hüzünlenmiştim şimdi de
        ğu anlaşılan anlatacağı çok şey varmış gibi heye-      elimde beni hem mutlu eden hem de kararsızlığımı
        canlı bir hali vardı. Yerinde duramıyordu. Birkaç      ortaya çıkaran bir mektup vardı. Bütün duygularım
        dakika öyle havadan sudan konuştuktan sonra            birbirine karışmıştı.  Öylece oturmuş kalmıştım.
        birdenbire memlekette büyük olay olan milli marş       Mektubu açmalıydım artık ve bir karar vermeliy-
        yarışmasından bahsetmeye başladı. “Azizim bütün        dim.  Mektubu açmamla beraber karmakarışık
        şairler, kâtipler bu yarışmaya katılıyor. Hatta halk   olan duygularımın oluşturduğu sisler, yerini bir
        bile yazmaya meraklı, deneyenler var.” dedi.           berraklığa bırakmıştı. Madem ödülü istemiyorum,
                                                               kazanırsam bu ödülü yoksulların kurumuna ba-
             Aslında o an bu konuşmanın nereye varacağını  ğışlarım fikri yüzümde bir aydınlığa vesile oldu.
        anlamama rağmen bölmek istemedim. Bir güfte            Olabilir miydi böyle bir şey? Olurdu tabii neden
        yazabileceğimi bilmeme rağmen para ödülünü             olmasın.
        duyup hiç o işe girişmemiştim. Milli Marş hiç para
        karşılığında yazılır mıydı? Hasan Basri anlatmaya             Ertesi gün hemen çalışmaya başladım. Evet,
        devam ediyordu. Onun da birilerinin elçisi oldu-       paltom yoktu belki sırtımda ama kalbim doluydu
        ğu belliydi. Beni ikna etmek için yollanmıştı belli    vatan, millet aşkıyla. İlham bu, ne zaman gelece-
        ki. Benim düşünceli halime aldırmadan aktarmak         ği belli olmuyor; marşımızın ilk mısralarını mum
        istediklerini bir çırpıda anlatmayı sürdürdü.          ışığı altında Ankara’da Taceddin Dergâhı’nın
                                                               duvarlarına kazıdım. Sanki yıllardır bunu yazmayı
            “Beni bilirsin Akif, dürüst bir insanımdır; bu     bekliyormuşum gibi kırk sekiz saatte kâğıda ak-
        konuda da lafı uzatmayıp sana karşı dürüst olaca-      mıştı duygularım. Her cümlesi bir vatan aşığının
        ğım. Beni Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey  hatırasıydı yazdıklarımın. 12 Mart’ta Maarif Vekili
        gönderdi sana bir mektup vermemi istedi. Daha          Hamdullah Suphi, Meclis kürsüsünde okumaya
        doğrusu bu konuda seni ikna etmemi de rica etti.       başladı  “Kahraman Ordumuza” başlıklı güfteyi.
        Senden beklentilerinin büyük olduğu belli, şiirlerini   Tam dört kez ayakta dinledik marşımızı. Bir yanım
        okuyan herkes çok beğeniyor. Bak,724 şiir gönde-       gurur duyuyordu, diğer yanım layık bulmuyordu
        rildi o yarışmaya ve sadece altısı içlerinden güzel    hâlâ yazdıklarımı bu milletin ululuğuna.  Marşımızı
        olarak beğenildi. Ama hiçbiri milli marş olmaya        dördüncü kez dinledikten sonra birkaç hayran dolu
        uygun görülmedi, ikinci kez yarışma düzenleni-         bakış bana döndü, daha fazla kalamadım salon-
        yor bu yüzden, ikinci bir şans yani. Velhasıl kelam    da. Yarışmadan aldığım ödülü Dâr-ül Mesai’ye
        Suphi Bey, ben ve birçok kişi sana güveniyoruz.        bağışladım.

        22   81 ÇALIKUŞU - KAYSERİ
   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29