Page 29 - Temmuz 2022
P. 29
I
İlim kendini bilmektir. İlimin bilim ile şeklî ilişkisi birine bir şey öğreten, öğüt veren, yol gösteren
benzersiz bir aliterasyonu, ifade ettiği derinlik itibariyle ve usta demektir. Okulda, üniversitede, toplumsal
de misilsiz bir anlam ilişkisini örnekliyor. Bu ayrı bir hafızanın tezahürü camide, hastanede, sahnede dahi
zenginlik. Ama en evvel, anlamla akla, manayla kalbe “hoca” namı, bilen kişiye atfedilir. Bilmek, bilgisini arz
yol buluyor. İlim denilen bilmek işidir. O, öyle bilmek de etmek, genel kabulle, resmi prosedürle öğretmenin
değil. En evvel kendini bilmektir. Kişi kendini nasıl bilir? iş prensibine ilişkin genel algıyı ifade eder. Bir harf
İlk çağ düşünürlerinin düşünüş zenginliğinde beliren öğretenin kölesi olacak şuur, hocanın şahsına olan
bu soruyu tarihsel derinliğinde irdeleyelim. Aristoteles yalın bir hürmeti değil, ilme olan rağbeti nazara verir.
kişinin kendini bilmesini bir bilgelik hareketi olarak Bizde öğretmen de ilme duyulan hürmetten ve o
görüyor. Sokrates kendini bilmeyi kendini anlatmanın engin muhabbetten nasibini alır. Öğretmen; ilmi,
ilk yolu olarak ifade ediyor. Kişinin özünden hareketle mesleğin kattığı saygın kişiliği, akîl iradesi, öngörüsü,
eşya, olay ve değerlere, olgu ve kuramlara ilişkin olanı, fikir zenginliği ile bu itibarın haklı temsilcisidir. Birçok
kendi zaviyesinden olduğu şekliyle değerlendirmesi, toplumda öğretmen, bir iş protokolünün tarafı
kişinin kendini bilmesi anlamına geliyor. Kendini mesabesinde bilinir. Bizde anne babadan sonra gelen,
bilen, kendinden olan ve kendi dışında kalanı da bilir. ölene kadar hoca olan adeta aileden gibidir. Okullar
Bu farkındalık hali değer yargısı oluşturma yetkinliği ilmin şubesi, irfanın hanesi, bilinçli kültürlenmenin
kazandırıyor insana. İslam peygamberi Hazreti adresi, yaşam ve aktarım yerleridir. Öğretmeni aziz
Muhammed “Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere kılan, okulu kutsal yapan ilime olan hürmettendir. İşini
gönderildim” buyuruyor. Güzel ahlak enfüse bakıyor. iyi bilen öğretmen yanlışı öğretemez, fena işe örnek
Kişinin ahlakı, kişinin özüne… Kendisi için istemediğini olamaz. Aklın, hikmetin, irfanın numune-i imtisali, işinin
başkası için de istememek, kendini bilmenin bir başka erbabı öğretmen kendini bilir, özünü bilir.
mertebesi, güzel ahlakın meyvesi oluyor. İnsandan
beklenen erdem, kendini tanıması ile başlıyor. Ne Üstün kabiliyetler, sanatta, zanaatta beceriler,
olduğunu bilmesi ile neyim demesi, niceyim, ne içreyim ustalıklar, ilmin izharı, bilginin icadıdır. Yerel
sorularına cevap araması ile… Eylemlerimizin, bakış deyişlerimizde “usta” bilginin kişiye kattığı sosyal bir
açısı ve değer yargılarımızın kıymet kazanmasında rütbeyi ifade eder. Usta, öğretendir. Çırağa, kalfaya
bu soruların kılavuz etkisi olduğuna şüphe yok. Bir öğretmendir, bildiğini bildirendir. Avanos’ta çanak,
çocuk, annesine neden yardım etmesi gerektiğinin Bünyan’da halı, Oltu’da taş ustaları, Kütahyalı çinici,
cevabını, iyi olmak, sevilmek, takdir görme duygusunu sepetçi, derici, çömlekçi, bakırcı ve daha çokları el
yaşamak için gerçekleştirdiği şeklinde biliyor. Fıtrat sanatı maharetleri ile bildiğimiz eşsiz rezervlerimiz,
yalan söylemez der eskiler. İnsan özünde iyidir. Ahlakla kültür zenginliklerimizdir. Sanayide, atölyede, fırında,
belirlenmiş değer yargılarına göre verilecek aile berberde usta gerek; çatıda, duvarda, fayansta,
terbiyesi kendini bilmenin, iyiye, güzele, hayırlı olana elektrik-su işinde usta gerek, misalleri de kısa tutmak…
teveccühün bilinç zirvesidir. Erken yaşlarda başlayan Ustalık ilim işi, ilme kıvam verme işidir. Zira yapan bilir,
kendini bilme serüveni, toplumsal kabul gören bilen konuşur. Bazen ilmin insana kattığı izzet, kişinin
değerlere adanma iradesi, aile eğitiminin mayaladığı ilmihali, eşya, olay ve olguya bakışı, engin bir edep hali
bir olgunluk seviyesidir. Yunus’un deyişinin doğruluğu, ile kendini gösteriyor. Mahir elleri, alın terleri, ustalık
köken derinliği, evrensel değerlerin en öz ifadesi olarak işleri ile kültürün aktarıcısı, örfün temsilcisi Anadolu
zikredilen her misalin nihai misyonudur esasen. ustaları kendini bilir, özünü bilir.
İlim kendini bilmektir; kişi ne kadar çok bilirse, Kendini bilmenin bir okulu olmadığı zamanların
gerçekte bildiklerinin hiçliği altında küçülür. Bilmek dervişi Yunus, akademik hiç bir rutbenin kürsüsünden
azmi, ilhamını, iştihasını, bilmeye açlığını, tevazuun bu çağları aşarak kalplere intikal etmemiş. O dahi kendini
şuur halinden alıyor. Meşhurdur, hiçbir şey bilmediği bilmiş ki dünya mirasının ortak değeri, insanlığın
ifade edilen dervişe, “Sen ne bilirsin?” itabı, “Haddimi evrensel bilgesi olmuş. Son söz olarak; gönüller vav da
bilirim!” cevabı ile ilimle pişen benliğin dersini veriyor. yansın, Yunus’tan akıllarda bir elif kalsın...
Daha ne veriyor? İlmin izzetini, kıymetini muhafaza
etmenin, onu her yerde sarf etmeyip, vakarını, Dört kitabın mânâsı
ciddiyetini korumak gerektiğinin dersini veriyor. Çok Bellidir bir elifte
bilenin bilmekten en büyük nasibi haddini bilmek
oluyor. Bilmeyen daha niye okuyor? Sen elifi bilmezsin
Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre hoca kelimesi Bu nice okumaktır?
Kasım 2022 27