Page 45 - Ocak 2023
P. 45
16. yy.da yani moda
tabiriyle “muhteşem yüzyıl”da
yaşamış büyük Dîvan şâirimiz
Fuzûlî, Şikâyetnâme adlı
mektubunda çoğu kişi
tarafından bilinen şu cümleleri
sarf etmişti: “Huzurlarına gittim,
bir cem gördüm, hikâyetleri
perişan. Ne safâdan anda eser
ü ne sıdktan anda nişan var.
Selam verdim rüşvet değildir
deyu almadılar. Hüküm
gösterdim, faidesizdür deyu
mültefid olmadılar.” diyerek
devlet dairelerindeki işleyişten
rahatsızlığını dile getirmişti.
18. yy.ın başında vefat
eden Nâbî ise “Gülsitân–ı
dehre geldik renk yok bû
kalmamış, Sâye–endâz–ı
kerem bir nahl–i dil–cû
kalmamış” (Gülbahçesi denen
dünyaya geldik ama renk ve
koku kalmamış. Gölgesinde
oturulup dinlenilecek bir fidan
bile kalmamış.) dizeleriyle
dünyanın yaşanılası bir yer
olmaktan çıktığını söylemiş.
Yüzyıllar önce yaşamış
insanların dönemlerinden
şikâyetçi olmalarından bize ne,
diyebilirsiniz ama sorun burada
başlıyor zaten. Hemen her
dönemde çoğu insan yaşadığı
zamanın önceki zamanlara göre
bozuk olduğunu, insanların
yoldan çıktığını, gençliğin iflas
ettiğini dillendirip isyan etmiş.
“Ben senin yaşındayken…”
diye başlayan cümlelerle
hangimiz muhatap olmadık?
“N’olacak bu gençliğin hali?”
veya “İnsanlık nereye gidiyor?”
mealindeki sorular hangimize
sorulmadı?
Ocak 2023 43