Page 10 - Mart 2022
P. 10

hükümdarı Ebu Abdullah
                                                                                         Muhammed bin Ali’nin
                                                                                         Gözyaşı tepesinden El
                                                                                         Hamra’ya son kez bakışını
                                                                                         düşünüyorum. Gözyaşı
                                                                                         dökerek dilinden dökülen
                                                                                         iki kelime:


                                                                                            “Elveda Elhamra,
                                                                                         Elveda Endülüs” ve an-
                                                                                         nesinin tarihe geçen o
                                                                                         sözleri:


                                                                                            “Çarpışmadın erkek
                                                                                         gibi düşmanlarla, şimdi
                                                                                         hiç yoksa kadınlar gibi
                                                                                         olsun ağla!”


        kalbine Nasrid Sarayı’na yöneliyoruz. Eski             800 yıldır orada göz-          Çocukluğumdan gü-
        dönemde, yatılı okulda okuyanların bildiği          lere ve gönüllere hitap      nümüze hayallerle gelen
        yemek kuyruğuna benzeyen bir sıra sonrası           ediyor.                      o duvar halısındaki sara-
        nihayet içeri giriyoruz. Sonrası mı, düşsel bir                                  yın El Hamra olup olma-
        yolculuk…                                              Akşam… EL-                dığını bilmiyorum. Çok da
                                                            HAMRA’dan ayrılma            önemli değil aslında, bir
            Dantel gibi işlenmiş taş işçiliği ve sarayın    vakti. Tarihçi olmamın       çocukluk sanrısı işte.
        sütunlarına, duvarlarına, her yerine ince, zarif    getirdiği buraya ait
        bir işçilikle işlenmiş Yusuf Suresi’nin 21’inci     hüzün dolu hikâyeleri           Yağmur şiddetini iyice
        ayetinde “Allah her işinde galiptir. Fakat in-      bilmemden mi yoksa ak-       artırdı. Gün batımında
        sanların çoğu bunu bilmezler.” mealindeki           şamın her insana verdiği     El Hamra’nın kızıl duvar-
        “La galibe illallah” lafzı göze çarpıyor. Göz       garip hüzünden mi nedir,     larına vuran damlalar
        alan bir işçilik, geçmişten günümüze hayranlık      yüreğime oturan sızı çık-    kızıl bir gözyaşı şeklinde
        uyandıran bir medeniyet. Yüreğe oturan an-          madı bir türlü. Arabamız     vadiye akmaya başla-
        lamsız bir ağrı. Ne anlatılmalı? Taht salonunun  Sabika tepesinden               dı. Geride, yürekte Ebu
        tavanına sedir ağacından, bal peteği şeklinde       aşağı ince bir yağmur        Abdullah Muhammed
        tasarlanan, hiçbiri birbirine benzemeyen ve         eşliğinde şehre doğru        bin Ali’nin El Hamra’ya
        cennetin yedi katını simgeleyen muhteşem            süzülürken Aragon kralı      son sözleri ve Ebu’l Bekâ
        ağaç oymalar mı? Tül zannettiğim ama ince           Ferdinand’a şehri teslim     er-Rundî’nin “Endülüs
        taş oymacılığı olduğunu gördüğümde hayre-           eden Endülüs’ün son          Ağıtı” adlı şiiri kaldı:
        te düştüğüm taş işlemeciliği mi yoksa Darro
        Vadisi’ne açılan dokuz büyük pencereden içeri       Her şey tamam olunca baş gösterir eksilme
        süzülen ve her saatte ışık farklı kırıldığı için her   Bu yüzden kanmasın hiç kimse hayatın güzelliğine
        defasında içeriye farklı bir ambiyans katan el-
        çiler salonu mu? Ya da sarayın elçiler salonu-      Gördüğün gibi olaylar deveran eder
        na açılan on iki aslan sütunlu, fıskiyeli havuzu    Zaman, insanı sevindirse birçok kez de üzer
        mu? Belki de hepsi. Galiba en çok da sarayın        Bu diyarda kalmaz kimse
        her yanına nakış nakış, dantel dantel işlenen          ve bu diyar kalmaz tek bir hal üzere
        Yusuf Suresi’nin 21’inci ayeti                      Kılıçlar ve mızraklar ıskalamış olsa bile
                                                               zaman, kesinlikle bütün zırhları deler geçer yine
             “La galibe illallah”.

        8    81 ÇALIKUŞU - KAYSERİ
   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15